22 Eylül 2011 Perşembe

Beklemek

"Günaydın" dedi kendi kendine..

Zaten uzunca bir süredir de kendisinden başka birine günaydın dememişti.. İnsanlara, günün günaydın denilecek zamanı geçtikten sonra rastlıyordu çoğunlukla.. Ki insanlara sık rastladığı da söylenemezdi.. Kendi halinde bir hayat yaşıyordu ve böyle yaşamaktan da memnundu.. Kalabalıklara karışmayı sevmez, insanların geneline tahammül gösteremez, tahammül gösterebildiği insanlarla da mesafeli bir tavırla münasebet kurardı.. Yakınlarında olmalarına izin verdiği çok az sayıda insan vardı.. Yine de hiç tanımadığı insanlardan dahi selamı esirgemezdi.. Merhaba, kolay gelsin, iyi günler, iyi akşamlar, teşekkürler, rica ederim çok zaman kullandığı kelimelerdi..

Ama günaydın demezdi pek.. Diyemezdi.. Onun günü aydığında başkalarınınki çoktan tepeye çıkmış da alev alev parlamış olurdu.. Utanırdı gününün yeni aydığını açık etmeye.. Onun fosur fosur uyuduğu saatlerde insanlar uyanmak zorundaydı.. Bu fikirden utanırdı.. İnsanlar uyanırlardı da hiç sevmedikleri işlerine giderlerdi.. Daha doğrusu başkalarının işlerini yapmaya giderlerdi.. Yaptıkları işleri aslında bu yüzden sevmezdi insanlar.. Çünkü yaptıkları iş, genelde başkasının olurdu.. O "başkaları", insanlara işlerini yaptırdıkları yetmezmiş gibi, bir de onların uyanacakları, yemek yiyecekleri, eve dönecekleri saatleri; giyinecekleri giysiyi; takınacakları tavrı dikte ederdi.. İnsanlar sevmezdi böyle işleri.. Ama giderlerdi.. Gitmek zorunda kalırlardı.. Gitmek zorunda bırakılırlardı.. Çocukluklarından itibaren onlara böyle öğretilirdi..

Yastığından hafifçe kaldırdı başını.. Bu, ilk denemesiydi.. Her sabah birden fazla kez denerdi önce yastığından, sonra yatağından topyekün ayrılmayı.. Birkaç denemenin sonunda yastıktan ayrılırdı, sonra birkaç deneme de yataktan ayrılmak için yapardı.. Yastığına tekrar koydu başını.. Devam uykusuna niyeti yoktu aslında, sadece gözlerini tam olarak açana kadar biraz daha beklemek istiyordu.. Dışarıdaki sesleri dinledi.. Uyanmasının farklı sebepleri olurdu.. Kimi zaman pencereden süzülen ışıkla, kimi zaman yağmurun ya da bir kuşun güzel sesiyle, kimi zaman yakınlardaki bir inşaattan gelen tatsız gürültülerle.. Bazı yaz günleri çok terlediği için uyanırdı, bazı kış günleri üstü açık kaldığı için ürperip uyanırdı.. Pencereden ışık süzülmüyordu bu sefer, perdeleri sıkıca kapatmıştı geceden.. Erken uyanmaya niyetli değildi pek.. Yağmur da yoktu.. Kuşlar zaten uzun zamandır uğramaz olmuşlardı bu renksiz mahalleye.. Berbat bir gürültüydü onu uyandıran.. Şiddetli bir gürültü değildi, ama her gürültü gibi kulaklarında bıraktığı leke iğrençti.. Çok hassastı gürültünün her türlüsüne.. Hele ki o gürültü onu uyandırdıysa, bütün gün silinmezdi zihninden o leke.. Batıl biri hiç değildi, ama gürültüyle uyandığı günlerin kötü geçeceğine inanırdı.. Çünkü öyle günlerde aksi davranırdı etrafına istemeden.. Belki de isterdi aslında.. Gürültüyle uyanmasına neden olan insan sürülerinden intikam almak isterdi.. Aksi davrandıkça aksilik bulurdu..

Beklediği şeyin o uykudayken gelip gelmediğini düşündü.. Uykusunun içinde çalan bir kapı zili duymamıştı.. Geceden sesini kapattığı cep telefonuna baktı, onunla iletişim kurmaya dair bir girişim olmamıştı.. Evdeki telefon da zırlamamıştı hiç.. Şimdilik bir haber yoktu beklediği şeyden.. Rutin sabah işlerini yapmaya koyuldu.. Önce tuvalete uğradı, sonra mutfağa.. Kahvaltı hazırlamakla geçirdiği vakit, kafasını beklediği şeyden uzaklaştırmamıştı.. Bu sabah gelmiş olması gerekirdi.. Çalan bir kapı zilinin onu uyandıracağına iyiden iyiye inandırmıştı kendini geceleyin.. Ama onu uyandıran tatsız bir gürültü olmuştu.. Gürültüyle uyanmanın üstüne bir de beklediği şeyin gelmemesi iyice sıktı canını.. Günün berbat geçeceğine ikna oldu..

Basitçe hazırlanmış bir kahvaltıyı tüketti hızlıca.. Şüphesiz ki derdi kahvaltı falan değildi.. Geç uyanmasına, kahvaltı hazırlamasına, kahvaltıyı etmesine, yani geçen bunca zamana rağmen beklediği şey gelmiyordu.. Telefonu eline aldı nihayet.. Aklında tuttuğu, ezberlemekte hiç zorlanmadığı numarayı çevirdi.. Güzel bir ses karşıladı onu.. Heyecanlandı o sesle birlikte.. Onu uyandıran gürültünün, sabahki eli boş geçen anların bütün sıkıntısını alıp götürdü.. Sesi titreyerek, zorlanarak tek bir şey söyleyebildi:

-Bugün de mi gelmiyorsun?

15 Eylül 2011 Perşembe

Sayfadaki resimler

Herkese selam,

Sayfadaki resimler bir süredir görüntülenemiyordu.. Uzun bir süredir çaresini aramama rağmen bulamadım.. Bu nedenle resimleri yeniden yüklüyorum.. Hatta bu vesileyle bazı yeni resimler yüklenmiş olacak.. Kısa bir süre içinde blog; eski, güzel günlerine kavuşacak..

Saygılar..