24 Ocak 2011 Pazartesi

Interrail Rehberi (Bölüm 3: Ne taşınır?)


Interrail veya backpacking mevzusuyla ilgili en önemli şeylerden biri de sırt çantası.. Çünkü -duruma göre- 1 ay kadar bu çantanın içinde bulundurduklarınıza bağlı olduğunuz kadar, aynı zamanda bu çantanın içine koyduklarınızla harcamalarınızı da düşürebilirsiniz..

Öncelikle; "nerede bulunur bu tarz çantalar?" İstanbul'u bilenler için konuşuyorum :); Karaköy bu tip malzemelerin merkezidir.. Yani interrail'lık büyük sırt çantaları, kamp malzemeleri, vs.. Bu tarz şeyleri Karaköy'de ararsanız hem seçeneğiniz daha fazla olur hem de muhtemelen daha ucuza bulursunuz.. Bu çantaların büyüklüğü çok değişkendir.. 40 litreden 80 litreye kadar seçenekler var.. Ama ideali 50-60 litre arasıdır.. Daha fazlasını taşımak çok yorucu olur.. Tıka basa dolu 50 litrelik bir çanta kışlık kıyafetlerle 10-11 kilo civarı çekiyor.. Yazlıklarla 8-9 olsa gerek..

Peki Interrail sırasında neye ihtiyaç duyulur, ne götürülmelidir? Bu da yine kişiye göre çok değişkenlik gösteren bir konu.. Yine de herkesin mutlaka yanında bulundurması gereken şeyler var.. Örneğin, ayakkabı en önemli konulardan biridir.. O zaman sırayla gidelim:

1- Ayakkabı: Rahat ayakkabı giymek en önemli şey.. Ayakkabınız sizin can dostunuz olacak gezi boyunca.. Şık olmasından ziyade rahat olması önemli.. Tekrar ediyorum üstüne basa basa; AYAKKABI ÇOK ÖNEMLİ! :)

2- Giysi: Mevsim neyi gerektiriyorsa o.. Yine asıl kriter rahatlık..

3- Havlu, çarşaf, terlik, şampuan, diş macunu/fırçası vb. kişisel bakım malzemeleri: Bunlar genellikle hostel'da kullanacağınız şeyler.. Bazı hostel'lar çarşafı sizin getirmenizi ya da onlardan kiralamanızı bekler.. Bazıları ise zaten sağlar.. Gideceğiniz hostel'ların bu konudaki tutumlarını bilmeniz ve ona göre önlem almanız yerinde olur.. Onun dışındakilere zaten ihtiyacınız olacak..

4- Mevsimlerden yaz ise mayo/bikini, vs.. Aslında yaz olmasına da gerek yok, içinde saunası, kapalı yüzme havuzu olan hostel'lar var.. Ciddiyim.. Eğer "hep gezecek değiliz ya, biraz da keyif çatalım" diyebilme ihtimaliniz varsa, mayo taşımak isabetli olabilir.. Ayrıca mayo yaz yağmurlarında oldukça işe yarar.. Yağmura yakalandığınızda yanınızda mayo olması hayat kurtarır..

5- Ecza: İlaç konusunu çok abartmaya gerek yok, sonuçta muhtemelen hiçbirini kullanmayacaksınız bile.. Yine de çok acil ihtiyaç duyabileceğiniz şeyleri bulundurmakta fayda var.. Örneğin; yara bandı, aspirin, varsa sürekli kullanmak zorunda olduklarınız, -beklentiye göre- doğum kontrol/prezervatif ;) gibi.. Dediğim gibi, muhtemelen kullanmayacaksınız(son örnek hariç) ama taşımakta yarar var..

6- Yiyecek: İşte bu benim şahsen çok tavsiye ettiğim bir konu.. Bazı anlarda(örneğin trene yetişmeye çalışırken) zaten yiyecek alacak zamanınız olmayacak, böyle durumlarda çantanızda yiyecek bulundurmak çok önemli hale geliyor.. Bunun yanı sıra, yiyecek taşımak bütçeyi oldukça kurtaran bir konu.. Bir süre hiç para harcamadan günlerinizi geçirebilirsiniz.. Neler taşınabilir mesela? Ton balığı, Sandviç ekmeği, üçgen/krem peynir, kraker, kek/bisküvi, hazır çorba(her yerde sıcak su bulabilirsiniz).. Seçenekleri kendi zevklerinize göre çoğaltabilirsiniz tabii ki, bunlar en temel olanlar.. Ama her şeyde olduğu gibi bunu da abartmamak lazım.. Sonuçta sırtınızda taşıyorsunuz bunları..

Çanta konusuna girmişken şunu da belirtmekte yarar var; genellikle tren istasyonlarında bu çantaları bırakabileceğiniz dolaplar olur.. İçine para atınca size makine bir fiş verir, bu fişin üzerinde şifreniz olur, işiniz bittiğinde şifreyi girip alırsınız çantayı(ya da aynı işlem görevliler tarafından yapılır).. Günübirlik gezmek istediğiniz şehirler için idealdir, sabah varırsınız şehre, çantayı dolaba bırakır gezersiniz bütün gün, akşam treniyle de ayrılırsınız şehirden.. Yanınızda bir yoldaş olması burada çok işe yarar.. Çünkü genelde bu dolaplar iki çanta alabilirler, siz de masrafı paylaşırsınız.. Bu da bütçeyi korumak için uygulanabilecek yöntemlerden biri..

Not: http://formspring.me/mavigozluev diyorum sadece ;)

18 Ocak 2011 Salı

Interrail Rehberi (Bölüm 2: Nereye gidilir, nerede kalınır?)






Merakı direkt gidereyim, fotoğrafta yatan kişi benim :)Peki, neden bu fotoğraf? Şöyle ki; ilk yazıda, önce nereye gidileceğine karar verilmesi gerektiğini söylemiştim.. O zaman işin detaylarına girdiğimiz ikinci yazıda nereye gidilip, nerede kalınacağından bahsetmek gerekir.. Bu fotoğrafın amacı, gerekirse Roma'da, İspanyol Merdivenleri'nde bile uyunabileceğini göstermektir! :)

Şaka bir yana, Interrail denen güzel olayın dahilinde gideceğiniz yer birçok şeyi belirleyecek.. En başta da bütçenizi.. Bütçe konusu sanırım en çok merak edilen alt başlık Interrail hakkında.. Peki gidilen yer bütçeyi nasıl etkiler? Çok çarpıcı bir örnekle giriş yapmak istiyorum yeri gelmişken.. Krakow/Polonya'da hostel fiyatları gecelik 6-7€'dan başlıyor, Oslo/Norveç'te 30€'dan başlıyor.. Yani bir Orta Avrupa turunda, günü 10-15€ harcayarak kurtarabilecekken, Kuzey Avrupa turunda gününüzü en az 40€ ile tamamlıyorsunuz.. Bu da örneğin 20 günlük bir Doğu, Orta Avrupa turunun, 7-8 günlük bir İskandinavya turuna denk olması anlamına geliyor.. Çünkü kalınacak yerin yanı sıra, gezdiğiniz ülkede şehir içinde kullanacağınız ulaşım, bazı trenler için Interrail biletiniz olsa da ödeyeceğiniz zorunlu rezervasyon ücretleri, ziyaret etmek istediğiniz müzeler, turistik yerler, yedikleriniz, içtikleriniz, hediye/hatıra olarak aldığınız şeyler de bölgesine göre farklılık gösterecek.. Oslo ile ilgili yazımda tek seferlik metro biletinin 6 Lira'ya karşılık geldiğinden bahsetmiştim örneğin.. Bu yüzden gideceğiniz yere karar verirken sahip olduğunuz bütçeyi ve Interrail'i ne kadar süreyle yapmak istediğinizi göz önünde bulundurmalısınız.. Kısıtlı bir bütçeyle 22 günlük bir Kuzey Avrupa turu yapmak istemezdim şahsen.. Ya biraz daha bütçeyi artırmanın yollarını arar, ya gün sayısını azaltır, ya da Doğu Avrupa yollarına vururdum kendimi..

Fakat elbette kalacak yere harcanacak parayı azaltmanın yolları var.. Interrail boyunca geçireceğiniz her geceyi hostel'da geçirmek zorunda değilsiniz.. Bu yolları isterseniz daha çok yiyip, içmek, alışveriş yapmak; isterseniz gideceğiniz yerde daha fazla kalmak için kullanabilirsiniz.. Neler yapılabilir mesela:

1- Gece trenleri: Hostel'a para vermekten kurtulmanın en kolay, en güvenli yolu.. Bütün yapmanız gereken, trenle 6-7 saatlik mesafede bulunan iki şehir arasında yolculuk yapacağınız zaman gece en son treni seçmeniz.. Böylece, hem gitmek istediğiniz şehre sabah erken saatlerde varmış olursunuz hem de geceyi hostel'a muhtaç olmadan geçirmişsinizdir.. Eğer; "ben tren koltuğunda geçiremem geceyi.." derseniz, Interrail Pass'inizle sadece fark ödeyerek kuşetli vagona geçebilirsiniz..

2- İstasyonda uyumak: En ucuz(hiçbir şey ödemek zorunda değilsiniz) ama en riskli yol.. Bir kere her istasyon geceleri açık olmaz, geceleri açık olsa bile uyumanıza izin vermiyor olabilirler.. Ama eğer gittiğiniz istasyon backpacker-friendly(gezgin dostu) ise, işte o zaman içinde duş bile bulabilirsiniz.. Bunu yapmayı düşünüyorsanız yanınızda mutlaka mat ve uyku tulumu olmalı..

3- Kamp alanları: Yanınızda çadırınız, tulumunuz, matınız varsa ve mevsim ılıksa, herhalde en zevkli yol budur.. Küçük bir ücret karşılığı çadır alanı kiralayabilirsiniz.. Kamp alanlarında genellikle yiyecek alabileceğiniz, duş alabileceğiniz, çamaşır yıkayabileceğiniz, diğer kampçılarla tanışabileceğiniz yerler olur.. Bazı kamp alanları çadırınız olmasa da size kulübe kiralıyor olabilirler.. Bu kamp alanlarından Floransa ve Venedik ile ilgili yazılarımda bahsetmiştim..

4- Couchsurfing: Bu da en sosyal yöntem.. Couchsurfing(Kavçsörfing okunur); internet üzerinden diğer gezginlerle tanışarak, gittiğiniz şehirdeki bir gezgine misafir olduğunuz, size rehberlik yapmasını istediğiniz; ya da başka ülkelerden gelen gezginleri ağırladığınız, rehberlik yaptığınız bir proje.. İnsanlarla tanışmak için couchsurfing.org sitesinde bir profil oluşturuyorsunuz.. Profiliniz ne kadar ayrıntılı ve özenli olursa insanların sizi kabul etmesi o kadar kolaylaşır.. Ayrıca couchsurfing'de birkaç deneyim yaşadıktan sonra, misafir olduğunuz ya da misafir ettiğiniz insanlar size referans yazmaya başlıyorlar ki insanlara kendinizi kabul ettirmenin en önemli koşulu bu.. Ama neyse ki, hiç referansı olmayan insanlara da kucak açan, iyi kalpli insanlar olabiliyor.. Ne kadar çok insana surfing talebi gönderirseniz, şansınız o kadar artar.. İlk başlarda fazla seçici olmayın derim ben.. Ama couchsurfing sadece bedava kalma yeri sağlamaktan çok daha öte bir şey, çok sıcak bir paylaşım.. İnsanları tanımak için bulunmaz bir fırsat.. O yüzden gittiğiniz eve sadece bedava yatak gözüyle bakmamanızı tavsiye ediyorum..

Gidilecek ve kalınacak yerler konusu böyle.. Tabii ki her backpacker'ın ana seçeneği hostel'lar, zaten hostel'ler bu iş için varlar ve otellere göre oldukça ucuzlar.. Yukarıda saydıklarım sadece alternatifler, kendinize en uygun alternatifi seçmek yine size kalmış..

Not: Formspring sayfama çok güzel sorular geldi.. Bu sorular nelerden bahsetmem gerektiği konusunda bana da çok yardımcı oluyorlar, ben de herkese aklımın erdiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.. Soru göndermeseniz bile, bu konuyla ilgili olan soruları ve cevaplarımı okuyarak bazı fikirler edinebilirsiniz.. Aynı zamanda soru sormaya da devam :) http://formspring.me/mavigozluev
Nott: Bu blogu Interrail yazıları için değil de öyküler/denemeler için okuyan herkesten özür dilerim.. Bu ara öykü/deneme yayınlayamadım hiç.. Ama şubattan itibaren yine öykülere dönüyorum.. Biraz sabır, az kaldı.. :)

7 Ocak 2011 Cuma

Interrail Rehberi (Bölüm 1: Karar Verme ve Hazırlık)


Beni ilk ne dürttü hatırlamıyorum.. Ama mutlaka bir şeyler dürtmüş olmalı ki sahip olduğum bütün konforu bırakıp sırtımda 10 kilo çantayla sabahtan akşama kadar yürüyeyim; trenlerde, garlarda uyuyup polisler tarafından uyandırılayım; bütün günü bir paket kraker, bir şişe su ile geçireyim.. Hadi ilk seferde bir şeyler dürttü ve yaptım, ikinci sefere kalkıştığıma göre ilki gerçekten zevkliymiş..

Bu işi sanki başkası yapmış, sefasını başkası sürmüş gibi anlatıyorum çünkü olayın içindeyken tadını alamayabiliyorsunuz.. İnsan o telaşın içinde kaybolabiliyor.. Zevki, birilerine anlattığınız, bir yerlere yazdığınız, fotoğraflara baktığınız zaman alıyorsunuz.. Kısacası, güzellik bunu paylaşmakta.. Ben de o niyetle başlamıştım.. 2009 Eylül'de yaptığım turu 2010 Ağustos'ta anlattım.. O sıralarda 2010'daki ikinci turun planlarını da yapmaktaydım.. Onu da Aralık 2010'da anlattım.. Bütün bu anlatımlar devam ederken gelen yorumlar veya mesajlar sayesinde fark ettim ki sadece maceraları anlatmaktan fazlasını yapmam gerekiyor.. Çünkü bu maceraların pişmeden önce yıkanması, doğranması ve tencereye yerleştirilmesi gerekiyor.. İşe önce yıkama aşamasını anlatarak başlayayım..

Interrail nedir mesela? Interrail yapmak isteyen herkes gerçekten ne yapacağının farkında mı? Interrail; seçtiğiniz sınıftaki vagonlarda, fazladan sadece rezervasyon, kuşet gibi farkları ödeyerek tren yolculuğu yapmanızı sağlayan bir ön ödemeli biletten başka bir şey değil aslında.. Bu bilete bu derece anlam yükleyen şey ise trenden trene atlarken gördüğünüz manzaralar; tanıştığınız, sizinle aynı macerayı yaşamaya çalışan insanlar; kilolarca ağırlıktaki sırt çanta(ları)nız; vardığınız istasyonlar ve onların ev sahibi olan şehirler..

O yüzden karar verme aşaması öncelikle gidilecek yerin belirlenmesi ile başlamalı; çünkü bu, trenden trene atlarken gördüğünüz manzaralar olacak.. Hangi manzarayı merak ediyorsanız oraya gidin.. Herkes Paris'e gidiyor diye Paris'e gitmeyin mesela.. Paris'te gerçekten merak ettiğiniz, ilgi duyduğunuz şeyler varsa Paris'e gidin..

Sonra sıra geldi yoldaşınız olup olmayacağına, olacaksa kaç tane olacağına.. Çünkü bu; tanıştığınız, sizinle aynı macerayı yaşamaya çalışan insanların sayısını belirleyecek.. Unutmayın, ne kadar çok yoldaşınız olursa o kadar az insanla tanışırsınız, çünkü eğer grubunuz varsa başkasına ihtiyaç duymazsınız.. İşte bu yüzden, bence en mantıklı backpacking yalnız yapılandır.. Eğer yalnız olmayı riskli buluyorsanız da bir yoldaş kafidir.. Bir yol macerasının en güzel yanı bin bir çeşit insanı tanımaktır, yakın arkadaşlarınızla fazla vakit geçirmek değil.. Yakın arkadaşlarınızla mahalle kahvesinde bile güzel vakit geçirebilirsiniz ama Yahudi nefreti yüzünden İsveç'e iltica etmiş bir Leh teyze her gün evin önünden geçmiyor.. Interrail, insan hikayeleridir..

Sıra geldi zaman ve süre düşünmeye.. Bu da sırt çantanızın ağırlığını; trenlerdeki, kaldığınız yerlerdeki, gezdiğiniz şehirlerdeki huzurunuzu belirleyecek.. Çünkü temmuz ayının tren yoğunluğu ile eylül ayının trenleri asla aynı olmayacak.. Eylülde üçlü koltuğa uzanarak yolculuk edebileceğiniz trende, temmuzda ayakta dikelmek zorunda kalabilirsiniz.. Ya da eylülde on dakika sıra beklediğiniz bir müze için temmuzda 2 saat sıra bekleyebilirsiniz.. Ayrıca, otuz gün için hazırladığınız ve taşıdığınız çanta da on günlük bir yolculuk için hazırlayacağınız çanta ile aynı olmayacak.. O yüzden ne kadar uzun bir macera yaşayacağınızı, hem çantanıza hem de rotanızdaki gitmek istediğiniz yerlere göre belirlemek en mantıklısı..

Sonuç olarak, karar verme aşamaları ve bu aşamaların sıralaması önemli.. Sonraki yazılarda bunların ayrıntılarına gireriz..

Not: http://formspring.me/mavigozluev üzerinden bu dizide yer verilmesini, açıklığa kavuşmasını istediğiniz konuları iletebilirsiniz..

(Bu seferki fotoğrafı başka siteden aldım, benim değil..) :)