21 Haziran 2010 Pazartesi

Siz buralarda yabancıları sever misiniz?

Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.. Orası kesin.. Ama hafıza-i veled nisyan ile malul değildir.. Çocuklar hiçbir şeyi unutmazlar.. Ben de unutmadım.. Şudur hikayem:

İlkokul yıllarında inanılmaz bir şiir yazma sevdası peydah olmuştu bana.. Sanki o şiirler bir makineden çıkmış gibi yazıyordum, eğitim haftası, orman günü, kabotaj bayramı, tapu kadastro karnavalı gibi özel gün kutlamalarında eğitim sistemimizin çok sevdiği milli şairlerin eserlerinin ardından benimkiler okunurdu.. O yıllar Bosna Savaşı'nın sonunun geldiği yıllardı, ancak etkileri savaş hala devam ediyormuşcasına sürüyordu.. Bosna için düzenlenen yardım kampanyalarında savaş yıllarından görüntüler kullanılırdı.. 8-9 yaşlarında bir çocuk olarak bu görüntüler inanılmaz etkilerdi beni, hatırlasanıza okula giderken üzerine yaylım ateşi açılan çocuklar olurdu o görüntülerde.. Bunun üzerine çocuk aklım bir şiir yazdı.. Salaklık bende ya, bu şiiri öğretmenle paylaştım.. Beğenmedi tabii ki; "Neden bu kadar karamsarsın?".. Hal bu ki barışın daim olduğu, herkesin bolluk ve huzur içinde yaşadığı mükemmel dünyamızda karamsarlığa ne gerek vardı? Yılmadım ama, içimdeki yazma isteği kaybolmadı, ortaokul sıralarına da taşıdım bu isteği, kompozisyon sınavlarında açık ara fark atardım sınıf arkadaşlarıma, Türkçe ve Tarih dersleri hep paçamı kurtaran dersler olurdu..

İşte o yazma isteği bugüne kadar geldi.. Hayret, her istek bu kadar uzun devam ettirilemez genelde.. Aslında bu isteği, hatta istekten de öte ihtiyacı, Ekşi Sözlük büyük ölçüde tatmin ediyordu, hala da ediyor, ancak kafamın içindeki "blog yazarlığı yapmanın tadı başka olur" fikrini durduramadım.. Kuralsız, formatsız, hayal gücünü sınırlamadan yazabiliyor olmak cazip geldi bana.. Bir yabancıyım henüz bloglar aleminde, umarım bloglar alemi yabancıların hoş karşılanmadığı Vahşi Batı ya da Orta Anadolu kasabalarına benzemiyordur, umarım buralarda yabancılar seviliyordur..

Madem ki bu bir "ilk", o halde bu ilki okuyanlara bundan sonrası için fikir vermek lazım gelir.. Ne yazıyor olacağım burada? Çok kısa ve net bir yanıt vermek istiyorum kendi soruma.. Hayal gücümü.. Sitenin en başına yazdım; "bu blogun bir konusu, bir uzmanlık alanı yoktur".. Kendimi sınırlandırmak istemiyorum, şu konuda yazarım demek istemiyorum.. O gün neyi kurguladıysam kafamın içinde, akşamına gelip onu yazmak istiyorum.. Dilimi sınırlamak istemiyorum ya da üslubumu.. Zaten her insan gibi bir çok şey tarafından çerçeveler içine alınan dünyam, en azından blogumu yazarken çerçevelerin dışına taşsın istiyorum.. Ekşi Sözlük'e yazarken kendimce çok beğendiğim, ama yeterince okunmadığı için yine kendimce dert yandığım yazılarımı buraya da taşımak istiyorum.. Anılarımı yazmak istiyorum, "başıma gelen ilginç hadise"leri..

Ve ne yazarsam yazayım, elbette ki okunmak istiyorum.. Eleştiri almak istiyorum.. Takdir edilmek istiyorum.. Yerilmek istiyorum..

Ben henüz yabancısıyım buraların.. Siz buralarda yabancıları sever misiniz?

4 yorum:

  1. biz yabancıların hastasıyızdır. hoşgeldin...

    YanıtlaSil
  2. hoşbulduk efendim, çok teşekkürler ilk yorum için :)

    YanıtlaSil
  3. hhhh sss!! ppp! hyy! opp!
    ...
    sinsice sana saldırmak üzereydi, onun leşini serdim.

    ne diyorduk, hoşgeldin.

    YanıtlaSil
  4. uuuv hayatımı kurtardın =)
    Hoşbulduk! =)

    YanıtlaSil