2 Temmuz 2010 Cuma

Bizim zamanımızda Boğaz'da köprü 2 taneydi..

Yavrularım, siz o zamanları bilmezsiniz.. O zamanlar, hayat şimdiki kadar zor değildi ki, biz çok güzel bi gençlik yaşadık.. Ben şimdiki gençlik için hem üzülüyorum hem seviniyorum.. Şimdiki gençler bi yandan her şeyi biliyolar teknoloji sayesinde, bi yandan da gençliklerini, çocukluklarını yaşayamıyorlar..

Bak mesela, bizim zamanımızda Playstation zihin gücüyle oynanamıyordu, illa ellerinle kumanda etmek zorundaydın.. Oyun dediğin öyle olmalı bence, şimdiki nesil bilmez.. Ama öte yandan şanslılar.. Bizim zamanımızda zorunlu eğitim sadece 8 seneydi, ilköğretimi bitirsen yetiyordu, öyle şimdiki gibi en az lisans diploması almak zorunda değildin.. Üniversiteye giriş falan çok ağır sınav gerektiriyordu bizim zamanımızda, çok az insana nasip olan bir şeydi lisans diploması almak, herkes alamıyordu şimdiki gibi.. Lisans diploması alanlar askerliği daha az yapardı.. Ama yine de herkes askere gitmek zorundaydı, kıymetinizi bilin, ben 5 ay askerlik yaptım mesela.. O zamanlar, hayat bu kadar pahalı değildi, iş bulmak da daha kolaydı.. Şimdi ekmek aslanın ağzında..

Ulaşım daha zordu ama, onu kabul ediyorum.. Bi kere bizim zamanımızda, öyle şimdiki gibi, uçan arabalar falan nerdeeeee? Çok sonra çıktı onlar.. Eskiden E-5 diye bir yol vardı İstanbul'u boydan boya geçerdi, ama sadece kara araçlarına imkan tanırdı, o yüzden inanılmaz trafik olurdu üstünde, kıpırdayacak yerin olmazdı.. Boğaziçi köprüsüne bağlanırdı o yol, diğer yakaya geçmeye çalışan hemen hemen herkes o yola hücum ederdi.. Köprüler de 2 tanecikti o zamanlar.. Bu köprülerin çoğu sonradan yapıldı aslında, daha mazisi çok tazedir.. Üstelik ilk 4 köprü sadece kara araçları içindi, elektromanyetik tren rayları döşemeyi 5.'de akıl ettiler..

Boğaz'daki derinlik de çoktu o zamanlar.. Gemiler geçerken köprüye çarpmasın diye o kadar yüksek yaptılar ilk 4 köprüyü.. Sonra sular çekildi zamanla, şimdiki gibi cılız akmazdı bizim zamanımızda, dillere destan akıntısı vardı o güzelim Boğaz'ın.. Ona baka baka rakı içerdik arkadaşımızla, sevgilimizle.. Yılın 5-6 ayı yağmur yağardı İstanbul'a.. Senede en az 4-5 defa da kar yağardı.. Hem de kar yağınca bi parmak birikirdi, şimdiki gençlerin gördüğü de kar mı be?

İletişim de o kadar kolay değildi.. Şimdiki gençler açıyorlar boyutsal projeksiyonu, konuşmak istedikleri kişi yanlarındaymış gibi konuşuyorlar.. Bizim zamanımızda görüntülü konuşma bile yeni yeni tanıtılıyordu insanlara, küçücük ekranda karşıdakinin yüzünü görebiliyordun en fazla.. Şimdiki gibi görüntüyü karşına 3 boyutlu olarak yansıtamıyordun..

İşte böyle gençler, hem üzülüyorum hem seviniyorum sizler adına..




Dipnot: "Hepimiz geri zekalıyız, hepimiz Türk'üz" yazısının devamını getirmekten vazgeçmiş değilim.. O da gelecek..

1 yorum: