23 Eylül 2010 Perşembe

Çeper

Sahip oldukları çoktu.. Bazen kendisi bile nasıl ve ne zaman bunları elde ettiğini sorgulardı.. Kendisi farkında değildi ama hızlı yaşıyordu hayatı.. O hengamenin içinde, hayatının hızlı aktığının bile farkına varamıyordu.. Her sene doğum günü yaklaştığı zaman anlardı bir yılın daha kenara konduğunu..

Hayatının, birden çok katmanı olan bir çeperin içinde geçtiğini düşünürdü.. O çeperin içindeki dünyayla yetinmek zorunda olmayı kabullenemezdi.. Çeperin dışını görmedikten sonra hayatın küçük kalacağını düşünürdü.. Gerçek dünya o çeperin dışıydı ona göre.. Hayatın anlamı çeperin dışındaki bir sandığın içinde, altın bir zarfa konmuştu.. Hayatın anlamı.. Yani bütün insanların ortak merakı.. Aynı zamanda bütün insanların ortak rezaleti.. Hepsi merak ettiği halde, hiçbiri diğerlerini tatmin edecek bir cevap bulamadı.. Çünkü hep çeperin içinde aradılar anlamı.. Ama o, çeperin dışındaki sandıktaydı..

Ne kadar merak ederse etsin, çeperin dışına çıkmaktan da korkardı.. Kendi çeperinin içinde sözü geçiyordu çünkü, başka kimse ses yükseltemezdi onun çeperinde.. Dışarı çıktığı anda bu büyü bozulacaktı.. Belki de diğer bütün insanların çeperlerinin dışındaki o dev boşlukta ses olmayacaktı bile, ağızdan çıktığı anda dağılacaktı, ama bunu düşünmedi hiç.. İktidar, çeperin içindeydi.. Çeperi delmek ve dışarı akmak yerine çeperdeki bazı katmanlardan kurtulmayı düşündü.. Böylelikle çeperi, iktidar alanı, gevşeyecek ve genişleyecekti.. Ancak katmanların hepsinin birbirine bağlı olduğunu unutmuştu, birini çektiği anda bütün çeper dağıldı, rüzgardaki kum taneleri gibi savruldu.. Çeperinin içinde yaşamaya o kadar alışmıştı ki, çeperi dağıldığı anda özgürlük hissetmek yerine korku ve yalnızlık hissetti..

Bir sabah kalktı, hafif ve hızlı bir kahvaltı ettikten sonra hazırlanmaya başladı.. Aynanın karşısında kravatının çok sıkı olduğunu gördü.. Gevşetip genişletmek istedi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder